OBEZİTE NEDİR?

     



 
OBEZİTE NEDİR?

    Obezite, vücutta sağlığı bozacak ölçüde aşırı ve  anormal yağ birikmesidir. Yağ dokusu tüm sistemi etkileyecek şekilde hormonal ve kimyasal maddeler salgılar. Bazı salgılar iştahın açılmasına, doyma sınırının üste çekilmesine ve obezitenin ilerlemesine sebep olur.
    Aşırı kilo alımı sağlığınızı büyük ölçüde tehdit ederken, aynı zamanda hareketlerinizin kısıtlanmasına ve ciddi hastalıklara yakalanmanıza sebep olabilir.

OBEZİTE VE İNFLAMASYON

İNFLAMASYON NEDİR?

    İnflamasyon; bağışıklık sisteminin, bir kesik veya virüs gibi dışarıdan gelen saldırılara verdiği yanıttır. Koşullar tedavi edildiğinde akut inflamasyon ortadan kalkar fakat kronik inflamasyon kolayca iyileşmediği için vücuda zarar vermektedir. Kronik (uzun süreli) inflamasyonda bağışıklık hücreleri sağlıklı dokulara sürekli saldırarak kanser, diyabet, kalp hastalığı, kalp krizi ve hatta Alzheimer gibi durumlar ve diğer bazı hastalıklarla sonuçlanır.

KRONİK İNFLAMASYON İÇİN RİSK  FAKTÖRLERİ

Kilolu olmak
Özellikle karın bölgesinde çok fazla kilonun olması vücudunuzda inflamasyona neden olan pro-inflamasyon kimyasalları çok fazla üretildiğinin göstergesidir. Bu süreç hastalığı kötüleştirir ve yaşlanma sürecini hızlandırır. Karın boşluğundaki organların etrafında biriken yağ hücreleri, stres hormonu olan kortizolün seviyelerini artırır ve bu da inflamasyonu artıran kimyasalların daha fazla üretilmesine neden olur.

Metabolik sendrom
Yüksek tansiyon, yüksek kan şekeri ile yüksek kan trigliseritleri vücudunuzda inflamasyon olduğunu ve diyabet ile kalp hastalığı bakımından risk altında olduğunuzu gösterir.

Hareketsizlik
Hareketsiz bir yaşam tarzı inflamasyona yol açar. Günde 60 dakika egzersiz yapmak metabolik sendroma karşı koruyucudur.

Stres
Stres, karın yağı birikimine neden olabilir.

Uykusuzluk
Stres düzeyinin azaltılması için her gece 7-8 saat uyku uyunması gerekmektedir.

Kötü diş sağlığı
Diş etlerinde inflamasyona neden olan bakteri aynı zamanda damarlarda inflamasyon ve kalınlaşmaya neden olur. Bu nedenle diş sağlığı inflamasyona karşı korunmada çok önemlidir. Kötü diş bakımı da ağızda
bakterilerin aşırı çoğalmasına neden olarak tat kaybına neden olabilir.
Mide ekşimesi veya midede reflü de tat kaybının sık görülen bir nedenidir. Ağza mide içeriğinin geri gelmesi normal tat alınmasında bir kayıp oluşturur ve asidik veya metalik bir tat hissedilmesine yol açar. Diğer yaygın bir neden ise ağız veya dildeki bir enfeksiyondur.

OBEZİTE VE TAT DUYUSU

   Genetik faktörler, egzersiz ve beslenme şekli obeziteyi etkileyen faktörlerin başında geliyor. Beslenme alışkanlıklarımız da tat alma duyumuzdan etkileniyor.
   Cornell Üniversitesi’nde yapılan yeni bir çalışmada beş tat alma duyumuzu (tatlı, tuzlu, ekşi, acı ve umami) algılamamıza yardımcı olan tat alma cisimciklerine daha yakından bakıldı. Fareler üzerinde yapılan deneyde, iki farklı gruplar oluşturuldu. Oluşturulan gruplardan birine obeziteye yol açacak, %58 oranında yağ içeren bir beslenme düzeni uygulanırken diğer gruba %14 oranında yağ içeren normal bir beslenme düzeni uygulandı. Sekiz hafta sonunda ise, her iki grubun da tat alma cisimciği sayıları ölçüldü. PLOS Biyoloji dergisinde yayınlanan sonuçlara göre, yüksek yağ oranıyla beslenen farelerin tat alma cisimciklerinde, normal farelere göre %25 azalma görüldü.
     Tat alma cisimcikleri, 50-100 hücreden oluşuyor. Bu hücrelerin ömrü ise yaklaşık 10 gün ve tat alma cisimciklerinin tamamen yenilenmesi dört hafta kadar sürüyor. İki farklı döngüyü gözlemleyebilmek için de 8 hafta süren çalışmada, obez farelerin her iki döngüde de bu durumdan etkilendiğini gözlemlendi.
    Peki bu sonucun sebebi yağ oranı yüksek besinler mi?  Hayır, değil zira genetik olarak obeziteye direnci olan farelerde tat alma cisimciği azalması gerçekleşmedi.
    Geriye kalan şüpheli ise obezitenin tüm vücutta tetiklediği kronik “inflamasyon”. Araştırmacılar da bu nedenle inflamasyona yol açan molekülleri incelediler. Yüksek yağ içeren beslenme düzeninin bu moleküllerin seviyesini yükselttiğini gözlemlediler fakat genetik olarak bu molekülü üretemeyen fareler kilo almalarına rağmen, tat alma duyularında bir azalma meydana gelmedi. Molekül, normal beslenen farelerin direkt olarak diline enjekte edildiğinde, vücutlarındaki düşük yağ oranına rağmen tat alma cisimcikleri sayılarında azalma gerçekleşti.
     Bu verilere göre yağlanmaya sebep olan yüksek yağlı beslenme düzenleri düşük yangısal yanıtı(inflamatuvar) tetikliyor. Bu da, tat alma cisimciklerinin bakımını ve yenilenmesini sağlayan mekanizmalarda bozulmaya yol açıyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yeni Nesil Şeker İlacı: Dapagliflozin

GHRELİN HORMONU

Salep Kilo Aldırır mı?