İş Stresi LDL Kolesterolü Yükseltiyor..

Fitnes ve sağlıklı olmak  birbiri ile elele yürüyen ayrılmaz bir bütün olduğu artık herkesçe bilenen bir gerçektir. Çoğumuzda özellikle iş stresi nedeni ile artan  sağlık problemleri bulunuyor, sırt ve baş ağrılarımız, halsizlik, kronik yorgunluk.. Stres kaynaklı bu ağrı oluşumlarını engellemesinin yanısıra, fiziksel aktivite hem sağlığı koruyucu özelliği bulunur hem de kendimizi daha iyi hissetmemizin de birebir sihirli  formülüdür. Basel Üniversitesi bilim adamlarının da vardığı ortak görüş; özellikle yoğun stres süreci içerisindeysek, yoğun strese maruz kalıyorsak,  fiziksel yönden aktif olmaya daha çok ihtiyacımızın olduğunu kesinlikle unutmamamız gerekiyor.

Psikososyal stres, yoğun iş ve çalışma temposundan kaynaklanan hastalıklarla ilişkili yoksunluğa yol açan anahtar faktörlerden.. Bu stres çeşidine, mental açıdan bozulmuş bir ruh hali ve artan depresif semptomlar eşlik ediyor. Muhtemelen istenmeyen kan yağları ve yüksek kan basıncı gibi kardiyovasküler risk faktörlerinin artış göstermesini de, bu duruma bağlayabiliriz. Buna karşın, yoğun fitnes ve fiziksel aktivitenin daha az depresif semptomlar ve daha  düşük kardiyovasküler risk faktörleri ile alakalı olduğu kesinlikle unutulmamalı kanısındayım.

Fitnes ve Risk Faktörleri

Egzersiz ve Spor Bilimleri Dergisi’nde yayınlanan bir çalışmanın sonuçlarında,  çalışma koşulları içerisinde yüksek derecede stres yaşayan profesyonel çalışan kişilere, bu durumdan  daha etkin bir şekilde korunabilmesi  için daha yüksek seviyede fitnes tavsiye ediliyor. Bu çalışma da, araştırmacılar  197 isveçli çalışanın fitnes düzeylerini kayıtladılar yani hafif,orta ve yoğun egzersiz (%51 erkek ve ortalama 39 yaş bisiklet ergometri testi). Buna ek olarak, yüksek kan basıncı, BMI (Beden Kitle İndeksi), kolesterol, trigliserit ve HBA1C  gibi farklı kardiyovasküler risk faktörleri bilgisini de aldılar. Sağlanan  tüm bu veriler, katılımcıların yaşadıkları stres süreci içerisinde temin edilmiş.

Basel Üniversitesi’nde yapılan çalışmanın sonuçları beklendiği gibi stres altındaki kişilerin çok daha yüksek değerlerde  yukarıda sayılan kardiyovasküler risk faktörlerine sahip olduğu ortaya çıktı.  Bunun yanında, çalışmanın sonuçları,  kardiyovasküler fiziksel aktivitenin  neredeyse tüm risk faktörleri ile ilişkili olduğu  fiziksel olarak fit kişilerin daha düşük kalp hastalıkları risk faktörüne sahip olduğu saptanmış.

Araştırmacılar başlarda, yalnız hasta tarafından algılanan stres ile kardiyovasküler risk faktörleri arasındaki ilişkinin fitnes ile düzeltilebileceği ortaya koydular. Diğer bir ifadeyle, yoğun streste çalışanların fiziksel aktivite seviyeleri arasında büyük farklılıklar var, kiminde yüksek, kiminde orta kiminde neredeyse hiç yoktu.

Mesela,  stres düzeyi yüksek olanlarda LDL kolesterolün klinik yönden sınır değerleri aştığı ve bu kişilerin çok daha düşük fiziksel aktivite düzeylerine sahip olduğu gözlendi. Buna karşılık, stres oranının düşük olduğu yerlerde ise gözlenen fitnes düzeyleri arasında çok daha küçük farklılıklar olduğu saptandı yani stressiz kişilerin büyük çoğunluğunun egzersiz düzeyleri birbirine eşdeğer yani orta yada yoğun düzeyde egzersiz yapıyorlardı.

Aktif Yaşamtarzı Şart

Yukarıda anlattıklarıma ne kadar sık rastlasanız da, bunlar önemli sonuçlar, çünkü kesinlikle doğru olan; stres altındaki insanlar daha az sıklıkla fiziksel aktivite gerçekleştirme eğilimindeler. Burdan çıkaracağımız sonuç, çalışmanın sonuçları ile de doğru orantılı olarak stres ilişkili hastalıkların terapi ve tedavisinde fiziksel aktivitenin   yerinin önemli olduğudur. Fiziksel aktif  yaşam tarzının güçlendirilebilmesi için de  öncelik olarak yaşam tarzınızın düzenli kardiyorespiratuvar fiziksel altivite ölçümleri ve  delile dayalı fiziksel aktivite danışmanlığı ile birbirine bağlanması sağlanmalıdır.  


Sağlıklı kalın..

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yeni Nesil Şeker İlacı: Dapagliflozin

GHRELİN HORMONU

Salep Kilo Aldırır mı?