Kahve İçerek Obezite ve Diyabet İle Mücadele Edin




   Kahve İçerek Obezite ve Diyabet İle Mücadele Edin

   Aşırı kilolar hayatımızın birçok alanında sorun yaratırken yapılan çalışmalar günlük hayatımızın ve kültürümüzün bir parçası haline gelmiş olan kahvenin obezite ve diyabetle mücadelemizde kullanılabileceğini gösteriyor.
   Kahvenin kilo kontrolü üzerindeki olumlu etkisi ana olarak içeriğindeki kafein ve klorojenik sitten kaynaklanıyor. Kafein, vücudun ısı üretmek üzere daha fazla kalori yakmasını sağlayarak kilo alımını yavaşlatırken; elma ve çay gibi bitkisel içeriklerde de bulunan klorojenik asit ise yağ ve şeker metabolizmaları üzerinden etki göstererek kilo kontrolünü sağlar.
   Kahve içerikleri başlangıçta mide ve ince bağırsak tarafından emilirken sonrasında bağırsak mikrobiyotası tarafından metabolize edilerek kalın bağırsakta emilir ve dokulara dağıtılır. Kahve içeriklerinin bağırsak mikrobiyotası tarafından yıkılması ve bu durumun sonrasında bağırsak bakterisi kompozisyonunu etkilemesi, kahve tüketiminin uzun vadedeki etkilerini açıklayan faktörlerden biridir.


   Kahve İçmek Bağırsak Bakterilerini Etkiliyor
 
   Bağırsak bakterileri kompozisyonu sağlığımız için kritik önemdedir. Beslenme düzeni, genetik yapımız ve doğum kanalında maruz kaldığımız bakterilerle şekillenen bağırsak mikrobiyotası diğer organları etkileyebilir ve onlardan etkilenebilir. Bağırsak mikrobiyotası kompozisyonu Alzheimer ve Parkinson gibi nörolojik hastalıklarla bağlantılı olduğu gibi obezite ve Tip 2 diyabetle de yakından ilişkilidir. Mikrobiyotadaki değişimler, kişilerin ruh halini ve davranışlarını etkileyebildiği gibi maruz kaldığımız stres gibi olumsuz faktörler de bağırsak-beyin ekseni aracılığıyla etki gösterip bakteri kompozisyonunu değiştirebilmektedir.
   Yapılan araştırmalar kahve tüketiminin bağırsak mikrobiyotası üzerindeki anlamlı etkisini kanıtlamaktadır. Ancak yine de kahve içmenin yüksek kalorili beslenmenin tüm yıkıcı etkilerini telafi ettiğini söyleyemeyiz.
   Bağırsak mikrobiyotası üzerine etkili olan biyoaktif bileşenlerden biri olan mannooligosakkaritler (MOS) özellikle bifidobakteri ve laktobasil türleri gibi faydalı bakterilerin aktivitesini arttırıcı özellik gösteren bir biyoaktif bileşendir. Ayrıca MOS intestinal yağ alımını inhibe ederek yağlanmayı önlemektedir. Bu nedenle kilo verme diyetlerine kahve kaynaklı MOS'ların eklenmesi ile vücut yağ kütlesinde büyük iyileşmeler sağlanabilir.

   Çalışmalar Ne Diyor?
 
   Kahve tüketiminin obezite ve tip 2 diyabetle ilişkisini araştıran birçok çalışma mevcut. Örneğin obezite ve tip 2 diyabet fare modellerine kahve verilerek yapılan bir çalışmada yüksek kaloriyle beslenen farelerde kilo alımının azaldığı, normal kaloriyle beslenen farelerde ise kilo alımının durdurulduğu görülmüş. Hayvan modelleri ve insanlar üzerinde yapılan çalışmaların ortak olarak vardığı sonuç, kahve tüketiminin kilo alımını azalttığıdır.
   Kahve içmenin insülin direncini artırabildiği gösterilse de kahvenin içeriğindeki önemli bir antioksidan olan klorojenik asit, insülin direncini azaltacak şekilde etki gösteriyor. Klorojenik asit solüsyonunun yüksek kaloriyle beslenen fareler üzerindeki etkisi gözlemlendiğinde bu farelerde kilo alımının durdurulduğu ve kan şekerinin korunduğu kaydedilmiş. Ayrıca obeziteyle ilişkili hastalıkların çoğu zaman kronik inflamasyondan kaynaklanması, klorojenik asidin antioksidan özelliğinin aşırı kilolarla mücadelede kullanılabileceğini düşündürüyor. Yapılan farklı araştırmalar, klorojenik asidin reçete ile satılan zayıflama ilaçlarından daha etkili olduğunu gösteriyor.
   Kahve içme alışkanlığının uzun vadede insanlar üzerindeki etkisini gözlemlemek de net bir sonuca varabilmek için önem taşıyor. Kahve tüketiminin dört yıllık periyottaki etkisinin araştırıldığı bir çalışma, her gün yaklaşık 3 fincan kahve içen kişilerin 1 veya daha az kahve içeren kişilere göre tip 2 diyabet riskinin %37 az olduğunu gösteriyor. Bu çalışma da diğerleri gibi kahve tüketiminin artışı ile diyabet riskinin azalması arasında bağ kuruyor.
   Kahve tüketiminin obezite ve diyabetle ilişkisini araştıran çalışmaların toplamı, kahve içme alışkanlığının obeziteye karşı mücadelede etkili olduğunu ve diyabete karşı koruyucu olarak kullanılabileceğini gösteriyor. Düzenli olarak günde 2 fincan kahve tüketmek, vücut sağlığımızı birçok konuda olumlu olarak etkileme potansiyeline sahip.

Kaynaklar:
Santos, R. M. M., & Lima, D. R. A. (2016). Coffee consumption, obesity and type 2 diabetes: a mini-review. European journal of nutrition, 55(4), 1345-1358.
Cowan, T. E., Palmnäs, M. S., Yang, J., Bomhof, M. R., Ardell, K. L., Reimer, R. A., … & Shearer, J. (2014). Chronic coffee consumption in the diet-induced obese rat: impact on gut microbiota and serum metabolomics. The Journal of nutritional biochemistry, 25(4), 489-495.
Greenberg JA, Axen KV, Schnoll R, Boozer CN (2005) Coffee, tea and diabetes: the role of weight loss and caffeine. Int J Obes (Lond) 29(9):1121–1129.
Rustenbeck I, Lier-Glaubitz V, Willenborg M, Eggert F, Engelhardt U, Jorns A (2014) Effect of chronic coffee consumption on weight gain and glycaemia in a mouse model of obesity and type 2 diabetes. Nutr Diabetes 4:e123.
Mellbye FB, Jeppesen PB, Hermansen K, Gregersen S (2015) Cafestol, a bioactive substance in coffee, stimulates insulin secretion and increases glucose uptake in muscle cells: studies in vitro. J Nat Prod 78(10):2447–2451.


            


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yeni Nesil Şeker İlacı: Dapagliflozin

GHRELİN HORMONU

Salep Kilo Aldırır mı?